12 Nisan 2012 Perşembe

Romantizmin Kanatlısı Martı ile İstanbul'u Seyretmek



Zevkler ve renkler tartışılmaz deyip kesip atmak var hesapta ama o kadar da basit olduğunu düşünenlerden değilim. Buna karşın zevkleri ve renkleri çok tartışmamakta fayda var. Kimle mi? Özellikle, kendinizle tabii ki. yoksa başka insanlarla bunu tartışmak zaten çoğu zaman sonuç vermez.

Söz gelimi siz kalabalık ve gürültülü ortamları seversiniz, arkadaşınız ise tam bir klasik müzik sever; tam bir sessizlik, yalnızlık hayranıdır. olabilir. onunla bu konuları tartışmanın bir faydası olmayacağı açık göründüğünden tartışmayın. Böyle sevin birbirinizi. Ama insanın bir de kendisiyle tartışması var ki işte o çok dikkat edilmesi gereken bişey.

Psikolojide id ve superegonun çatışmaları arasında kalan ego dan bahsedilir ya. Belki de budur olan. Evet evet bu olmalı. Ben seviyorum mesela. Bunu bir kez daha anladım. Yüksek bir yerden aşağı bakmayı yani, seviyorum. Zaten insan kendisini anlamak için tıpkı diğer insanların onu anlamakta kullandığı yolu kullanırmış. Yani gözlem yolunu. kendinizi sürekli elma yerken buluyorsunuz mesela. gözleminiz sizin elmayı sevdiğiniz şeklinde yorumlanıyor beyninizde..

İnsanın kendini tanıma çalışmaları , bu hayatın anlamı olmasa bile , anlamına giden yolda en önemli duraktır. Ve ben, gittiği binaların hep en üst katından uzakları seyre dalan, yüksek bir binadaki evinden uzaklara bakınca rahatlayan ben; sanırım yüksekte olmayı seviyorum. Sanırıma gerek bile yok, kesinlikle seviyorum. Oysa yükseklik korkumda vardır ha. hani çıkarsan bir dağın tepesine hadi yürü desen , başım döner düşerim.

Hafta sonu point oteldeydim, zincirlikuyuda. Yine kendimi otelin en üst katında buldum. İstanbul çok güzel görünüyordu. Birden yanıma romantizmin kanatlısı geldi; bir martı. Otelden birileri arada besliyor olmalı ki, insanlardan hiç kaçmıyordu.  O yükseklikten bir martıyla şehre bakmak kesinlikle güzeldi. Olurda bu yazıyı okuyan biri çıkar, olurda point otelde bir gün manzaraya karşı yemek yerken aklına gelirim. Beni unutmasın çıksın iki kat daha yukarıya, martılarla konuşsun...

www.kisi-sel.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder