Görüyorsun sende hayvan besleyenlerin hallerini değil mi? Evlerine misafir bile alamıyorlar zaten misafir olarak da kimse gitmek istemiyor. Sürekli üzerine atlayan seni oyun arkadaşı sanan ve ne yapacağı belli olmayan bir köpeğin bulunduğu eve kim misafir olmak ister ki? Ya da arkadaşına evimde bir fare var gel sana da göstereyim mi diyorsun sen? Ama en önemlisi çocuklarımızı bu gibi hayvanlardan uzak tutalım. Malum onlar çok daha hassaslar değil mi? Hadi her şeyi göze alıp bir köpek besledik ama bir gün çocuğumuz olursa köpeğimizi hemen kapı dışarı atalım mesela. Bununla birlikte çocuğumuz yanımızdayken sigara içmekten hiç çekinmeyelim ya da yüksek sesle tartışmaktan ya da evde kablosuz modem, cep telefonu, bilgisayar veya televizyon gibi radyasyon yayan cihazlar kullanmaktan hiç çekinmeyelim...

Yapılan araştırmalar hayvanlarla iletişim kuran öğrencilerin gelişen iletişim yetenekleri sayesinde okul yaşamları boyunca ezberci değil irdeleyen ve anlayan bireyler olarak yetiştiklerini göstermektedir. Misal bir köpekle birlikte büyümek sürekli bir deneysellik katabilir yaşamınıza. Köpeğinizin nasıl öğrendiğini deneyerek öğrenirsiniz, davranış bozuklukları olduğunda araştırarak çözümler bulmaya çalışırsınız. Doğayı anlama becerileriniz gelişir.
Köyden kente göçte hayvanlarla iletişim kurma becerilerimizi yitirmemizin yanında, hayvanlara düşman bir nesil de yetiştirmeye başladık. Çocuklarımızı daha çok küçükken hayvanlara karşı dolduruşa getiriyoruz. Daha çok küçükken çocuklarımız "ısıracak seni sakın o köpeğe yaklaşma" sözlerimizle karşılaşıyorlar ve sokakta gördükleri köpeklere taş atar duruma geliyorlar, büyüdükçe hayvanlara sevgi duymaya değil, eziyet etmeye başlıyorlar. Oysa şöyle bir şey duydunuz mu hiç "Allah der ki; hayvanlar benim sessiz kullarımdır, şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklar"…
Peki Kağıthane'nin Hamidiye mahallesinde yaşanan tecavüz olayını duyduğunuzda üzülmediniz mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder