Kimler varmış içimde yoklama yaptım
Deliler çıktı cellatlar bir de şeytanlar.....
Bu kadar cömert olmak zorunda mı insan içinde büyütürken başka başka insanları? Bu kadar mı zor kendi düşlerini kurması? Bir şeyi sevmek için bile başkalarının onayını beklemesi neden? "Peki hayat bu kadar zor mu?, atılır mıyız oyundan benzemezsek onlara"
İlk olarak daha çok küçükken belki daha çocukken bile diyebilirim, Doğan Cüceloğlu' ndan duyduğumda, ağırlığının altında ezildiğim, anlamak için defalarca ve defalarca okuduğum bir cümleydi kendin olma savaşı. Kitabının adı: Savaşçı. Tam da şu yazıyor başlangıcında:
"Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,KENDİN OLARAK KALABİLMEK,dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı,artık hiç bitmez!..."
e.e. cummings e ait olan bu cümleyi okuduğumda 14 yaşımda ya vardım ya yoktum. Kitabın yarısına kadar geldiğimde bile takılıp kaldığım bu cümleyi adeta hayat parolam yapmaya karar vermişken aklımda bir çok soru ve kargaşa vardı. Aslında anlayamadığım bu cümleden ziyade insanların neden hep birbirlerine benzemek isteyecekleriydi. Neden herkes kendi olmaya çalışmasındı ki? Soyut düşünebilmeye yeni başlamış ben somut birşeyler arıyordum anlayabilmek için. Ve bir gün, bu kitabı okuduğum bir öğlen vakti, okulumuzun diğer yerlerine nispeten yeşil kalmış bölümünde oturuyorken; hani bazen insanın aklına aniden gelir ya gerçekler; tamda o an fark etmiştim; bütün arkadaşlarımla aynı kıyafetleri giymemiz, aynı derslere girmemiz ve aynı şeyleri bilmemiz isteniyordu bizden. Gerçekten de hiç bir farkım yoktu ki arkadaşlarımdan. Hepimizin aynı yerlerde, aynı şekillerde davranmamızı isteyen bu sistemde insan nasıl olurda içinden geleni bilebilirdi ki?
Kendimi dinlemeye Ali Fuat Kadirbeyoğlu Anadolu Lisesinin diğer bölümlerine nazaran yeşil kalmayı başarabilmiş o bölümünde karar verdim. 6. Sınıfta olduğumu hatırladığım o günlerde kendim olabilme savaşımı başlattım. Herkes gibi yana taradığım saçlarımı, dikleştirerek okula gitmek ilk icraatım oldu. Aradığım o somut gerçeği anında gösterdi hayat: 2 hafta boyunca arkadaşlarımın alay konusu oldum. Dik durdum saçlarım gibi, kararlı davranmaya devam dedim. Sonraki hafta benimle dalga geçenlerin çoğu saçlarını benim gibi dikleştirip geldiğinde ise doğru yolda olduğumu anladım.
Şimdi düşünüyorum da; hani hep dışladığınız, hani hep kötülediğiniz oyunbozan ya haklıysa? İçimizde başkalarını büyütmek yerine ne zaman kendimizi büyütsek; mutluluğumuz başkalarını kıskandırmaz mı? Hani o herkesin bildiği doğruları değilde kendi doğrularımızı yaşıyor olsak sonuçları kötü bile olsa içimizde huzur nehirleri oluşmaz mı? Korktuğumuz nedir, başkalarının düşüncelerimi? Korktuğumuz nedir oyundan atılmak mı?
Mor ve ötesini dinlerken, içimizde büyüttüğümüz deliler, cellatlar ve şeytanlar geldi aklıma. Sırf onlar seviyor diye sevdiğimiz masallar, sırf onlar istemiyor diye koparttığımız çiçekler ve bir de köşesine çekilmiş, yüzünü çevirmiş, küstürülmüş ben' imiz. Sizde söyleyin "Ayıp olmaz mı?"
www.kisi-sel.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder