Binanın en altında bir bal mumu müzesi var. Müzedeki heykellerin hepsi Rus heykeltıraşlar tarafından oluşturulmuş. Rusya'nın St. Petersburg bölgesindeki bal mumu müzesinden getirilen heykeller bir kaç bölüme ayrılmış. İlk bölümde Osmanlı Padişahları ve Rus tarihinden önemli insanlarla tarihi bir serüvene katılıyorsunuz.
Üzerinde yaşadığımız bu değerli toprakları belkide ona borçluyuz. Türklere anadolunun kapısını açan Alp Arslan.
Avrupa' da Avicenna olarak tanınan; İbni Sina. Kendi döneminde akıl hastaları zincire vurulup odalara kapatılırken; o da Farabi gibi müziği tedavi amaçlı kullanmıştır.
Karşınızda Ivan Grozni. Korkunç İvan olarakta bilinen İvan Grozni 1533 den ölümüne kadar Rusya' nın Çarı olarak görev yapmıştır. Üç yaşındayken tahta çıkmıştır. Zeki, dindar ve şüpheci bir kişiliğe sahiptir.
Daha çok sıcak denizlere inme planlarından dolayı denizcilik ve gemicilikle ilgili incelemeler yapan Petro, şanından öte bir gemide en alt rütbede çalışarak ilginç kişiliğini ön plana çıkarmıştır. Osmanlılar bu yüzden Petroya 'Deli Petro' lakabını takmıştır fakat söz konusu Prut Savaşı'nda Osmanlı'nın karşısına büyük ve dayanıklı gemilerle gelince Deli Petro'nun adı Büyük Petro olarak anılmaya başlanmıştır
Adolf Hitler' i tanımayanınız yoktur. Bu kadar yakından bakmak, heykeline bile olsa, ürkütücüydü.
Sonraki bölümde Avrupa tarihine tanıklık ediyorsunuz. Mevlana ve Atatürk için ayrı ayrı bölümler var ve her ikisi içinde özel sunumlar yapılmış. Gezi boyunca Hürrem Sultan'ın tırnaklarının neden uzun olduğu hakkında, Casanova' nın kaç sevgilisi olduğu hakkında, Deli Petro' nun neden sakalı uzun kişilerden vergi aldığı konusunda... ve benzeri bir çok konuda bilgi ediniyorsunuz.
Yaşamak bir ağac gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi KARDEŞÇESİNE, /bu hasret bizim... Nazım Hikmet Ran
Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi
Ulu Önder Atatürk
Sapphire' in teras katına gelecek olursak; 54 kat yukarıya çıkmak için alış veriş merkezinin en üst katından bilet almanız gerekiyor. Teras'ta İstanbul' u seyretmenin yanında bir de 4 boyut sinemada özel bir İstanbul turu yapmak istiyorsanız biraz daha para ödeyerek asansör sıranıza geçebilirsiniz. Sıraya daha girmeden 2 arkadaş sizi kolunuzdan tutup yeşil bir panonun önüne getirecek. Fotoğrafınızı ücretsiz çekiyorlar ama baskısını almanız için ücret ödemeniz gerekiyor tabii ki. 4 farklı arka fon kullanabiliyorlar fotoğraflarda. Size fotoğraf numaranızı verip, sizi sıranıza yollayacaklar. Asansöre girerken en önce içerideki düğmeler dikkatinizi çekecek sanırım. O kadar çoklar ki adeta bir kokpitte hissedeceksiniz kendinizi. Aslında haksız da sayılmazsınız. Tahmin edin 1. kattan 54. kata kaç dakika da çıkacaksınız? Hadi bir sayı söyleyin? 5 mi, 3 mü? Belki 2 diyeniniz olabilir ama 50 saniyede diyeniniz olmaz. Asansör yaklaşık 18 km hızla yukarı çıkıyor ve gerçekten de 50 saniyede kendinizi yukarıda buluyorsunuz. Katları çıktıkça kulaklarınızda bir tıkanıklık oluşuyor ancak kısa sürede geçiyor. En sonunda yukarı çıktığımızda bizi iki farklı iklim bekliyordu. Bir tarafta esen aşırı sert rüzgardan dolayı açılmayan kapı diğer tarafta ise adeta çöl sıcaklığı. Bu her zaman mı böyle bizim gittiğimiz gün mü böyleydi bilemiyorum ama abartısız bir şekilde binanın bir tarafıyla diğer tarafı birbirinden farklı iklimlerle dans ediyordu. Siz istediğiniz iklimi seçip isterseniz yemek yiyebilir isterseniz çayınızı yudumlayabilirsiniz. Ya da oturmak yerine elinizde fotoğraf makinesi koşturup durabilirsiniz.
Gökyüzünden baktık küçücük görünen binalara. Koca otobüsler bile küçücük görünüyordu artık gözümüzde. İstanbul' un neredeyse tamamını görebilirsiniz buradan. En yakındaki iş bankası ikiz kulelerinden uzaktaki Fatih'e kadar. Boğaziçi köprüsünden, Fatih Sultan Mehmet köprüsüne kadar herşey gözleriniz önünde. Size artık seyr-i istanbul kalıyor. İster tarihin durmadan akan sularında durulanın, ister çekin içinize nefis havayı...
4 boyutlu sinemayı izlemek için tam 1 saat 10 dakika sıra bekledik. 10 dakika süren bu simülasyon boyunca İstanbul'u bir helikopterle geziyorsunuz. Güzel canlandırmalar var. Oraya kadar gidip bu keyfide tatmadan gelirseniz açıkçası olmaz. Ama ben çok da beğenmediğimi belirtmek isterim.
Son olarak da yukarıya çıkmadan önce çektirdiğimiz fotoğrafımıza geldi sıra. Onu da alıp ayrıldık Sapphire' den.
İstanbul'a bu kadar yüksekten bakmanın keyfine kolay kolay doyamayacaksınız.
Arabaları görebiliyorduk ama insanları görebilmekte zorlandık :)
www.kisi-sel.com